Kitap basan matbaacıya hapis cezası
16.08.2011
Yayıncılar özellikle son dönemlerde mahkemelerin verdiği ilginç kararlarla sıklıkla karşılaşıyor. Bu ilginç kararlara bir yenisi daha eklendi. Üstelik bu kez, karar yayıncıdan çok matbaacıyı şaşırttı.
Gülseren Aksu’nun ‘Anılarla Abdullah Öcalan- Güneşin Sofrasında’ adlı kitabına açılan davada, yazar ve kitabı yayımlayan Çetin Yayınları sahibi Abdülrezzak Güngör beraat etti. Kitabın basıldığı Berdan Matbaası’nın sahibi Sadık Daşdöğen “Terör örgütü propagandası yapmak” suçundan 1 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
İstanbul Özel Yetkili 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin uygulaması Sadık Daşdöğen’i de şaşırtı. Birgün gazetesine konuşan Daşdöğen başına gelenleri şöyle özetliyor: “21 Nisan 2010’da ifade vermeye gittim, daha sonra 489 lira para cezasına çarptırıldım. Cezayı ödeyip makbuzu mahkemeye sundum. Davanın düştüğünü zannederken bir süre sonra öğrendik ki; dava düşmemiş. İddia makamı, terör örgütü propagandası yapmak suçundan beni suçlu bulmuş. Yazar ve yayınevi sahibi ceza almazken ben matbaa sahibi olarak cezalandırıldım. Dava düştü sandığım için Yargıtay’a da itiraz edemedim. Benim talebim sonucu aldığım ceza 6 ay ertelendi. 2 Kasım’da ise cezaevine gireceğim. Cezamın 1/4’i düşeceği için dokuz ay gibi bir süre hapis yatacağım. Gerçekten şaşkınım. Bu kitap bastığım ne ilk ne de son siyasi kitap. Matbaa olarak bizim işimiz kitap basmak. Verilen cezayı hâlâ anlamış değilim.”
‘Ancak Adalet Bakanlığı giderebilir’
Ragıp Zarakolu- Türkiye Yayıncılar Birliği Yayımlama Özgürlüğü Komitesi Başkanı:
Bu olay birçok açıdan endişe verici. 1) Matbaa sahibinin yasal sorumluluğu yoktur. 2) Buna rağmen eğer peşin para cezasını kabul ederse, hakkında dava açılmayacağı kendisine söylenmiştir. 3) Bu parayı ödediği halde dava açılmıştır. 4) Yasal sorumluluk yazarda ve ikinci derecede yayıncıda iken (eğer yazarın kimliği bilinmiyorsa), onlar beraat ederken, matbaacı mahkum edilmiştir. 5) Burada matbaa, yazar ve yayıncı arasındaki temel farkların göz ardı edildiği anlaşılmaktadır. 6) Bu unsurların dava sürecinde ayırt edilmemesi, dava dosyasının gayrıciddi biçimde incelendiği ve hasbelkader mahkûmiyet verildiği anlaşılmaktıdır. 7) Eğer karar bilinçli olarak verildi ise, önyargı ile, yayıncı da lanetli bir yazarın kitabını basmasaydı deniliyorsa, bu yargıda önyargının hukuktan daha önde geldiği anlamına gelir. Madem ‘terörist başı’ ile ilgili kitap bastıysa, bu ona ders olsun denilmek istenmektedir. 8) Maznun Sadık Daşdöğen,yargıya güvenmiş, mahkûmiyet olduğunu düşünememiştir bile, karar karmaşık yazıldığı için Yargıtay’a gitme süresini de kaçırmış. Hakkındaki mahkumiyeti ancak hapse gitme çağrısı alınca, fark etmiştir. Kendisine işlerini ayarlaması için kısa bir süre tanınmıştır. 9) Bu skandalı giderecek, Adalet Bakanlığı dışında başka bir merci yoktur. Eğer böylesi açık hataları bile gidermiyor, bana ne matbaacıdan deniyorsa, adalet ve bakanlık ne işe yarar. 10) Adil yargılanma herkesin hakkıdır. 11) Bir gün sizin de bunaihtiyacınız olabilir.
“Çok tehlikeli sonuçlar doğurur”
Metin Celâl- Türkiye Yayıncılar Birliği Başkanı:
Kitap bastı diye matbaacıya verilen bu ceza sanıyorum Türk hukukunda bir ilk. Kanunlarımızda bastığı bir kitaptan dolayı bir matbaacının yargılanmasını gerektiren bir yasa maddesi olduğunu sanmıyorum. Üstelik yargılanan kitabın yazarı ve yayıncısı beraat etmişler. Sanıyorum burada kanunu doğru yorumlamamaktan gelen bir usul hatası var. Adalet Bakanlığı’nın davanın yeniden görülmesi konusunda bir karar alması bu garip durumu çözecektir. Eğer bakanlık bu duruma müdahale etmezse bastıkları kitaplardan dolayı yargılanıp hapis edilecekleri endişesi ile matbaacılar her kitabı basmak istemeyebilir bu da bir çeşit otosansür mekanizmasına yol açar. Çok tehlikeli sonuçlar doğurur. Adalet Bakanı sayın Sadullah Ergin’in bu konuyu hukukçu gözü ile değerlendirip gerekli müdahalede bulunmasını bekliyoruz.
“Bu karar kuşkuları daha da artırıyor”
Ahmet Ümit/ yazar:
Çağdaş bir dünyada, düşünce neyi anlatırsa anlatsın suç sayılmaması lazım. Yazarın yayıncının beraat ettiği bir davada matbaacının hapis cezası alması abesle iştigal. Özgürlükçü bir anayasayanın gerekliliği konuşulurken bu tarz olaylar yeni anayasanın nasıl olacağına dair kuşkuları da artırıyor.
“Kitap basacak yer bulamayacağız”
Ertuğrul Mavioğlu/ yazar:
Türkiye basılmamış kitapları imha eden bir ülke ve şimdi benzer bir durum yazar ve yayıncının beraat ettiği bir davadan matbaa sahibinin hapis cezası almasıyla yaşanıyor. Bu, devletin yayıncılıkla ilgili ciddi bir problemi olduğunu gösteriyor. Tüm bunlar yaşandıkça kitap basacak yayıncı ve matbaa bulmak zorlaşacak. Sanki oraya doğru gidiyoruz.
Burcu Aktaş – Radikal