Uluslararası Yayıncılar Birliği – IPA Yönetiminde İki Yıl: Öğrenilen Dersler*
“Yirmi birinci yüzyılın büyük zorlukları, doğası itibarıyla küresel olacak. […] Artık insanlığın tümü, herkesin ortak zorluklar ve fırsatlar paylaştığı tek bir medeniyet oluşturuyor.”
Yuval Noah Harari, “21’inci Yüzyıl için 21 Ders” kitabından.
Bay Harari’nin bu sözleri, bugüne kadar deneyimlediğimiz hiçbir şeye benzemeyen, etnik köken, kültür, ekonomi veya dini inançlara bakmaksızın tüm dünyada hepimizi test eden bir pandemiden daha dramatik şekilde kanıtlanamazdı.
IPA Başkanı olduğum bu yıllarda öğrendiğim şeylerden biri, uluslararası işbirliğinin önemi oldu. IPA 125 yıldır bunu yapıyor (2021 yıl dönümümüz!), fakat pandemi, birlikte kalma nosyonunu her zamankinden daha fazla pekiştirdi. Yayıncıların ve ortaklarımızın, yazarların ve kitapçıların ve diğerlerinin tepkileri iç açıcı oldu.
İşbirliği önemlidir. Sadece dünyanın her köşesinden gelen yayıncılar arasında değil, işbirliğinin vazgeçilmez olduğu onların diğer değerli ortaklarıyla da birlikte. Nisan ayında, pandeminin başında şunu söylemiştim, birlikte, yazarlarla, kitapçılarla ve diğer partnerlerle birlikte bu krizin üstesinden geleceğiz. Ve hala eminim ki, birlikte bunu başaracağız.
Birlikte harika çalışmalar gerçekleştirdiğimiz değerli kuruluşlara teşekkür etmek isterim: IAF (Uluslararası Yazarlar Forumu), Uluslararası PEN, EIBF (Avrupalı ve Uluslararası Kitapçılar Federasyonu), IFRRO (Uluslararası Çoğaltım Hakları Kuruluşları Federasyonu), IFLA (Uluslararası Kütüphane Birlikleri ve Kurumları Federasyonu), IBBY (Uluslararası Çocuk Kitapları Kurulu) ve tabii ki bölgesel ve uzman üye birliklerimiz. Bu arada, öğrendiğim bir başka şey de, hepimizin kullandığı bir çok kısaltmayı çözmek oldu.
Ayrıca; Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları Kitap Kulübü ve Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları Yayıncılar Sözleşmesi gibi harika projeler oluşturmada ortaklaşa çalıştığımız BM (Birleşmiş Milletler), Dünya Kitap Başkenti projesi (şu anda Kuala Lumpur, arkasından Tiflis ve Guadalajara geliyor) için ortaklığımız olan UNESCO (Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü), ADEA (Afrika’da Eğitimin Gelişmesi Derneği), IPA’nın Afrika Yayıncılık İnovasyon Fonu’na cömertçe sponsor olan Dubai Cares; ve özellikle de, uluslararası telif hakları çerçevesini düzenleyen en önemli küresel politika yapıcı, Erişilebilir Kitaplar Konsorsiyumu’na liderlik eden, güvenilir uluslararası yayıncılık endüstrisi istatistikleri üzerine IPA’yla birlikte çalışan kurum WIPO (Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü).
IPA gibi bir organizasyonu sürdürmek için neden böyle çaba gösteriyoruz? Bunu yapıyoruz çünkü bir arada durduğumuz zaman, tek ses olarak konuşabiliyoruz ve bu, her tür ulusal ve uluslararası politika yapıcı kurum tarafından net bir şekilde duyuluyor. Ne kadar büyük olursa olsun hiçbir yayınevinin, dünyadaki yayıncıların çıkarlarını temsil edip savunmada tek başına öyle etkisi olamaz.
Bu, hem Cenevre ofisimizdeki son derece kendini adamış ve etkin bir ekiple hem de, farklı ülkelerden, IPA’nın misyonuna inanmış pek çok yayıncının çalışmaları sayesinde mümkün oluyor. IPA’yı uluslararası bir birlik olarak özel yapan şeylerin bir kısmı, üyelerimizin ne kadar çeşitli olduğu ve birlikte ne kadar iyi çalıştıklarıdır.
Pandemi, dünyada işletmeleri farklı şekillerde etkiledi. Bazıları içinse kendi özel gündemlerini ilerletmek için bahane görevi de gördü.
Telif hakları, yaratıcılara ve yayıncılara değer dönüşü sağlamak için temel ekonomik modeldir. Böylece fikirlerin ve bilginin yaratımını ve yayımını teşvik eder. Ancak bu model saldırı altında.
Bugün hepimiz “paylaşmak güzeldir” ve “bilgi özgür olmak ister” gibi ifadelere aşinayız. Bunlar bilinen ifadeler ve açık ve samimi görünüyorlar, fakat çok daha karmaşık ve rahatsız edici bir şey gizliyorlar.
Telif hakları, eser sahiplerinin ve yayıncıların emeklerinin gelir elde edebilmesine yardımcı olmak için üç yüz yıl önce icat edilmiş bir mekanizma. Telif hakları olmadan, eser sahiplerinin ve yayıncıların yeni eserler üretmek için hiçbir teşviki olmazdı.
Telif hakları, her yıl milyonlarca sözcüğün, görüntünün, müziğin ve başka kreatif ifadelerin üretildiği bir dünyayı mümkün kıldı. Fakat şu anda telif haklarını tehdit eden şirketler, ki bunlar insanlık tarihindeki en büyük ve en zengin şirketler, çok farklı bir iş modeli ile çalışıyorlar. Bu iş modeli, başkaları tarafından yaratılan ücretsiz içeriklerden besleniyor.
IPA, telif hakları çerçevesinin değerini açıklamak için tüm dünyada politika yapıcılarla aktif temas kurarak bu durumun daha kötüye gitmesini önledi. Ve bunu yapmaya devam edeceğiz.
Ancak, uygun gördüğümüz eserleri yayımlamakta özgür değilsek, en iyi telif hakkı korumasının ne değeri var? Eğer bir yayıncı, yayımladığı eserlerden dolayı taciz ediliyor, korkutuluyor, tehdit ediliyor veya hapse atılıyorsa? Ne yazık ki sansür, tüm dünyada büyüyor.
IPA bu nedenle Voltaire Ödülü’nü (Prix Voltaire) veriyor. Değerli gördükleri kitapları okurlara ulaştırmak için risk alan, fevkalade ve ilham verici yayıncıları onurlandırmak için. Olağanüstü zorluklarla yüzleşen yayıncıların cesaretini takdir etmek için. Voltaire Ödülü’nü alanların hepsine şahsen hayranlık duyuyorum. Onlar hepimiz için birer ilham kaynağı.
IPA, tüm dünyada, bazen olağanüstü zor koşullar altında dahi görevlerini sürdüren cesur yayıncıları savunmaya devam edecek.
Geriye dönüp bir yıllık pandemi sürecine baktığımda, yayıncıların değişime yanıt vermede dirençli ve inovatif olduklarını gösterdiklerini söyleyebilirim. Okurlara, öğretmenlere ve öğrencilere kitapları ulaştırmada yeni yöntemler bularak inovatif olduk. Sıklıkla eğitim kaynaklarını veya bilimsel kaynakları ücretsiz erişime sunarak cömert ve sorumlu vatandaşlar olduk.
Yayıncılık uzun vadeli bir iştir, bunu aklımızda tutalım. Bu krizin üstesinden birlikte geleceğiz. Bundan eminim. Toplumda çok hayati bir rolümüz var. Sürükleyici hikayelerle eğlendiriyoruz, çocuklarımızı eğitmeye yardım ediyoruz, insanlığın ilerlemesi için kürate edilmiş bilimsel bilgi sağlıyoruz.
Endüstrimizin becerikliliğiyle, daha fazla insana daha fazla kitap ulaştırmanın yeni yollarını aramadaki enerjimizle, topluma destek olmadaki rolümüzü oynamak için elimizi taşın altına koymamızla gurur duyuyorum. Yayıncılığın değeri, daha da açık bir şekilde görüldü.
Alman şair ve romancı Hermann Hesse, az bilinen yazısı “Kitabın Büyüsü”nde şöyle der: “Sözcükler olmadan, yazı olmadan ve kitaplar olmadan, tarih olmazdı, insanlık kavramı olamazdı.”
Yayımladığımız kitaplarla, daha iyi bir dünya oluşturmaya katkıda bulunuyoruz. Mesleğimizle gurur duyalım.
*Uluslararası Yayıncılar Birliği – IPA’nın görevini yeni yılda Bodour Al Qasimi’ye devrecek olan Başkanı Hugo Setzer’in iki yıl sürdürdüğü başkanlığı süresince öğrendiklerini paylaştığı 16 Aralık 2020 tarihli IPA blog yazısının Türkçe çevirisidir. Yazının orijinali için tıklayınız.