Skip to content Skip to main navigation Skip to footer

Abbas Güçlü’den “Tablet ne getirir? Ne götürür?”

04.10.2011

Tablet ne getirir? Ne götürür? (1)
Macera yaşanmaması gereken belki de tek sektör eğitim. Ama nedense, eğitimle ilgili her konuyu, aklımızı kullanarak değil de, ilk çağlarda olduğu gibi deneme yanılma yöntemi ile çözmeye çalışıyoruz.
“Tablet Devrimi” ile artık yeni bir maceraya mı atılıyoruz yoksa çağ mı atlayacağız, hep birlikte göreceğiz.
Bu konuyu çok ciddiye alıyoruz çünkü maddi ve manevi olarak çok büyük boyutlarda bir proje.
En az 16 milyon tablet alınacak, üç yılda bir de mecburen değiştirilecek.
Yani 10 yıllık bir süreçte 50 milyon bilgisayardan söz ediyoruz.
Muhtemeldir ki on milyarlarca dolar harcanacak.
Büyük projelere bayılıyoruz. Örneğin İstanbul’daki Formula ve  Erzurum’daki kayak pistleri gibi.
Her ikisi de şu anda atıl durumda. Yani bir projeyi başlatmak kadar, onu sürdürülebilir kılmak da bir o kadar önemli.
Tablet projesinin de tıpkı yarış pistleri gibi ölü yatırıma dönüşmemesi için enine boyuna tartışmak zorundayız.
Bu konuya çok önem verenlerden birisi de hayatını bu işe adayan Muvaffak Gözaydın. Bazen uçuyor bazen de akılcı öneriler getiriyor.
Bu konuda ne zaman bir yazı yazsak, satır satır açıklama getiriyor. Bu da sevindirici. Çünkü yeni tartışma konuları yaratıyor ve konuların daha iyi irdelenmesine olanak sağlıyor.
İşte son yazımızda dile getirdiğimiz sorulara yönelik görüşleri:

– Tablet öğretmenin yerini alacak mı?
Kesinlikle hayır. Ama öğretmenin en büyük destekçisi olacak. Hatta öğretmenin eksiklerini de giderecek. Öğretmeni rahatlatacak.

-Eğitime çağ atlatacak mı?
Evet. Eğitime çağ atlatacak. 16 milyon çocuğumuz, aynı eğitim fırsatına sahip olacak. Eğitimde eşitlik en zor şey. Tablet ile öğrenciler multimedia, interaktiflik, videolar, grafikler, ses efektleri ile simule edilmiş bir hayatı yaşayacaklar.
En mühi mi çocuk öğrenmeyi sevecek. Gerektiğinde dağın başında, karda kışta, selde, depremde eğitimine devam edebilecek.

-Yazılımlar nasıl sağlanacak?
Şu anda 15 yıldan beri geliştirilen yazılımlar var. 4. sınıflardan 10. sınıfa kadar bütün Türkçe, Matematik, Fen, Sosyal derslerini kapsıyor. 11 ve 12 de bitmek üzere. Yazılımda rekabet olması çok iyi bir şey.

-Tabletin ömrü ne kadar olacak?
Şahsi kanaatim 4-5 yıl. Ama yeni bir mamul oturuncaya kadar 7-8 yıl idare ederiz. Teknoloji büyük bir hızla gelişiyor. Laptoplar 10 yıl kullanıldı. Netbooklar daha 5 yaşında. Ama tablet ile o da out oldu.

– İthal mi yerli mi olacak?
İşte tam otorite olduğum sahaya geldik. Kesinlikle ithal. Tablette yapılabilecek yerli parça hemen hemen yoktur. Yüzde 4-5’lik kısmı yapmaya kalkarsak da bu astarı yüzünden pahalı olur ve garanti problemleri çıkar. Garanti sorununu imalatçıya yüklemek yerinde olur.
Ancak ithalat yerli bir bilgisayar firması tarafından yapılmalıdır.
a) Servis garantisini ancak yerli firma verebilir. Yerli firmaların mükemmel bir servis teşkilatı vardır.
b) Güvenilir bir Çin firmasını ancak yerli bir bilgisayar firması bulabilir.
c) Bu ithalatı yapan firma tablet 2 jenerasyonuna da iyi bir namzet olur.

–  Çocuklar kullanabilir mi?
Evet, çocuklar rahatça hatta öğretmenden evvel kullanabilir. Tablet kullanmak için çocuklara verilecek bir tek sayfalık kullanma talimatı bütün kullanma problemini çözer. Şimdi bütün netbooklar ve bu yüzden tabletler de darbeye dayanıklı yapılıyor. Çocuklar tableti 120 santimden düşürse bile çalışması şart. Bu şartnamelerde de var. Kolay kolay ıskartaya çıkmaz. Ben genelde yüzde 3-4 arıza bekliyorum. Onu da alım şartnamelerine koymak lazım. Bu garantinin bedelini satıcı fiyata ilave eder.

-Her okula yedek tablet mi verilecek?
Kritik bir soru. Peki, bunu nasıl aşarız? Devlet bedava verirse mesele yok. Bir okulda 500 öğrenci varsa 500 tane de tablet verirler. Düşünmem lazım.

– Kırılan, kaybolan, bozulan, tabletler ne olacak?
En yakın servise götürülecek 24 saat içinde tamir olacak veya derhal yenisi verilecek. İyi niyetli olmayan uygulamalar ortaya çıkabilir.

– O akşam bozuldu ve ertesi gün  sınav varsa öğrenci dersini nerden çalışacak?
Abbas bey buna “yorgunu yokuşa sürmek” derler. İnşallah çok yüzdesi olan bir hadise olmaz. Öğretmen de iyi niyetli öğrenciyi affeder.

– Kırılıp, bozulan ya da çalınan tabletin yenisini devlet mi verecek?
Devlet verirse, yenisini de verir ama formalitelerden dolayı ancak 9 ay sonra verir. Veli satın alırsa derhal servise gidip tamir ettirir veya yenisini bedava alır. Çalınma halinde ise gayet tabii kendisi yeni bir tane alır.

Tablet ne getirir? Ne götürür? (2)

Tabletle ilgili mail yağıyor. Destekleyenler kadar karşı çıkan da var, koşul öne süren de. Görünen o ki, önümüzdeki ayların en önemli tartışma konularından birisi bu olacak.
M. Gözaydın’ın, yazılarımıza gönderdiği bilgi notunun devamı aşağıda. Ayrıca başta MEB olmak üzere çok farklı kurum ve kişilerden de benzeri bilgi notları geldi. Hepsi de çok çarpıcı. Onları da sizlerle paylaşacağız. Çocuklarımız tablet bilgisayarlarda ya porno izlerse diye paniğe kapılanlar da var, sınavda kopya çekerler diyen de. Dahası var: Parasız kalan ya kendininkini ya da başkasınınkini çalıp satarsa?..

En önemlisi de öğretmenlerimiz. Onlara da verilecek mi? Hem de öğrencilerden en az bir ay önce!
İşte tüm bu soruların ve daha fazlasının cevabı bir sonraki yazıda:

–  Nerede üretilecek?
Tablet üretmek hiç zor değil. Çin’de şu anda yüzlerce imalatçı firma var. En iyisini bulmak şart. Buzdolabı üretmek de çok kolay. Bakın Türkiye’de onlarca vitrin buzdolabı üreten firma var. Onlar da pekala normal buzdolabı üretebilirler. Ama yapmıyorlar. Bir şeyi iyi üretebilmek için ARGE ve teknoloji birikimi ve VOLUME yani büyük miktar lazım. Bakın hâlâ Arçelik’in yanına bir 3. veya 4. firma çıkmadı. Arçelik ithalatla bile rahatça rekabet ediyor. Sebep malum. Bu tabletler ithal edilmeye başlayınca yerli firmalar da kendilerine bir strateji tespit edeceklerdir. Belki de imalatı düşüneceklerdir. Bunun müzakere zamanı şimdi değil. Teknoloji eskimeden uygulamaya geçmek şart.
– Dünyaca ünlü markaların bile iç donanımı hep Çin’den geliyormuş?
Dünyaca ünlü markalar da yalnız iç donanımı değil tamamını Çin’de yaptırıyor. Bunlar HP, SONY, TOSHİBA. Japonlar bile Çin’de yaptırıyor, hatta şimdi ucuz işçilik nedeniyle Vietnam’a geçmek üzereler.
–  Yani bu çerçeveden bakıldığında MEB bir yerde bir fabrika kurup ya da kurdurtup milyonlarca bilgisayar üretebilirmiş?
Ben buna “bekâra karı boşamak kolay” diyorum. MEB yalnızca 16 milyon tablet için fabrika kurarsa, bunu 5 yıldan evvel kuramaz. Bu 5 yılda da tablet demode olur, fabrika elinizde çöp diye kalır.
–  Zaten çok basit bir teknoloji, montajı da o kadar zor değil?
Hepsi çok doğru. Ama şu soruyu hiç kimse sormuyor: Nerede düzenli bir pazar, kime satacaksınız, kiminle rekabet edeceksiniz? 16 milyon için fabrika yapılır mı?
–  Bu işi devlet mi, birkaç firma mı, yoksa adil koşullarda gerçekleşecek bir ihale ile belirlenecek firmalar mı üstlenmelidir?
Çok güzel bir soru. Ürün özel bir üründür. Kalite fevkalade önemlidir. Sadece kalifiye firmalar davet edilmelidir. Zaten Türkiye’de 5-6 firma var. Hepsi çağrılmalıdır. Hepsinden teklif alınmalıdır. Kalite konusunda çok özel tedbirler konmalıdır. Kalite, fiyattan daha önemlidir.
– Yeni kurulan bir firma veya devlet bu işi ne kadar becerir?
Beceremez.
–  Stok olmadan bu iş nereye kadar gider?
Devlet dağıtırsa zaten gelen tableti dağıtır. Stok diye bir dert yoktur.
–  En önemlisi her yıl değişen teknolojiye karşı eldeki tabletler nasıl yenilenir?
Çok güzel bir soru. Onun için bu tablet dağıtım işi en hızlı bir şekilde yapılmalıdır. Tabletin ömrü 5-8 yıl arasındadır. Hatta ilk 10 milyon dağıtıldıktan sonra yeni bir teknolojiye geçilebilir.
–  Büyük alkışlarla getirilen Bilişim Sınıfları ve FATİH Projesi’nin akıbeti de ortada?
Devletin her şeyi bilmesi beklenmemelidir. Gördüğünüz gibi Bilişim sınıfları da 10 yıl olmadan daha doğru dürüst kullanılmadan demode olmuştur.
–  Bilgisayarlar da asla okulun ve öğretmenin yerini dolduramaz.
Kimse böyle bir iddiada bulunmuyor. Ancak hakikat şu ki öğretmenler hem Türkiye’de hem ABD de işsiz kalacakları korkusu yaşıyor. Amerika’da öğretmen sendikaları online eğitime muazzam karşı. Bu yüzden 60 milyon K12 öğrencinin ancak  1 milyonuna  online eğitim veriliyor.
–  Yazılımı kim yapacak?
Yazılım konusunda MEB tam 15 yıldır çalışıyor. Çeşitli ihaleler yapıldı. Özel şirketler de milyonlarca dolar para harcadı.
–  Yazılım boşluğunu Bakanlığın kendisi mi dolduracak yoksa yıllardır bir işe yaradığı görülmeyen döküntü yazılımlar mı?
İşin en zor kısmı yazılım!
–  MEB bu konuyu da hafife alıyor? Ya da birilerinin gazına geliyor.
İnşallah öyle değildir.
–  Yazılımlar dışarıdan alınsa bile donanımlı denetleme ekiplerinin olması gerekir.
Yazılımların yurtdışından alınması bahis konusu olamaz. Bütün yazılımlar MEB tasdiki ve müfredata uygun olmalıdır.
–  Sistem tıkandığı noktada, 24 saat hizmet verecek, cıva gibi mühendisler ve öğretmenler olmadan yarı yolda kalınır.
Doğru söze ne denir!
Özetin özeti: “Avrupa’da benzer uygulama var mı?” diyen de var, “Onlarda yok diye biz de mi yapmayacağız!” diyen de…

Tablet ne getirir, ne götürür? (3)

Tabletle ilgili beyin fırtınası devam ediyor. Destek ve eleştirilerin ardı arkası kesilmiyor. Pek çoğu da bilgi eksikliğinden kaynaklanıyor. İşte bu yüzden olacak ki Milli Eğitim Bakanlığı, havada uçuşan sorulara, tedirginliklere ve şehir efsanelerine açıklık getirdi.
Çok çarpıcı ayrıntılar var. Ve eminiz ki, daha bilmediğimiz çok önemli ayrıntılar bulunuyor. Zaman içerisinde onlar yazıldıkça, bakanlık da açıklama yapacak.
Zaten doğru olan da bu.
Gelinen nokta, MEB’in ben “yaptım oldu” dayatmacılığından vazgeçtiğini gösteriyor ki, o da, en az FATİH Projesi kadar önemli. Bakanlığın bilgi notu biraz uzun olduğu için iki güne yaydık. Daha sonra, hâlâ cevap bekleyen soruları, sizlerle paylaşmaya devam edeceğiz…

MEB’in bilgi notu
Sayın Güçlü, geçtiğimiz günlerde kaleme almış olduğunuz yazılarınızda Bakanlığımızın bilişim ve eğitim teknolojileri alanında yürütmüş olduğu çalışmaları değerlendirdiniz. Bakanlığımızdan projelere ilişkin anlaşılması gereken bazı hususların açıklığa kavuşturulmasını talep ettiniz. Bu konulara ilişkin bilgi notunun içindeki bilgilerin tarafınızdan kamuoyuyla paylaşılması durumunda birçok husustaki soru işaretlerinin kalkacağı kanaatinizdeyiz.

Katılım ve verimlilik
Fatih projesi üretken bir platform projesidir. Tek başına cihaz, içerik ve yazılım satın alma veya geliştirme projesi değildir. Bu platform eğitsel içerikler, e-kitaplar, e-müfredat dahil olmak üzere öğrenciden Talim Terbiye Kurulu Başkanlığı’na kadar eğitim hayatının tüm taraflarının etkin katılımı ve verimliliği üzerinedir.

İçerik fabrikası
Eğitimde içeriklerin öğretmenden profesyonellere kadar farklı taraflarca tedarik edildiği, bir içerik fabrikasından söz etmekteyiz. Akıllı tahtalar, bu fabrikadaki üretim stoklarının görülebilir olmasını, farklı şekillerde erişimi sağlayacak ilk aşamadır. Tablet dağıtımı tüm bu sistemde öğrencilerin kişisel iletişimi ve etkileşimi için bir uçlandırma noktasıdır.

Defter, kitap kalkmayacak
FATİH Projesi kapsamında elektronik kitap uygulaması ile mevcut defter ve kitapların bir çırpıda ortadan kalkacağı algısı doğru değildir. Zaman içerisinde elektronik kitapların verilmesiyle basılı kitapların sayfa sayısında azalma olacağı öngörülmektedir.

Öğretmenin yerini almayacak
MEB olarak FATİH Projesi ile hedeflenen ne bir dijital öğretmen ve ne de robot öğrencidir. Bu sebeple projenin öğretmenlerin yerini alması mümkün değildir. Zira bu proje öğretmen merkezli olarak öğretmenlerin eğitim ve öğretimde araç olarak kullanmaları için kurgulanmıştır.

Elektronik kitaplar
Elektronik kitap basılı kitabın yapamadığı etkileşimi sağlayacak video, ses, animasyon, hiper metin ve zengin içerik ile basılı kitaplardaki ilgili konu hakkında destek verecek uygulamalar içerecektir. Böylece öğrencinin konuyu daha kısa sürede ve detayı ile kavraması için basılı kitaba destek olacaktır.

Öncelik kalitede
FATİH Projesi hizmet kalite seviyesinin yönetimi üzerine kuruludur. Bunun için örneğin akıllı tahta prizine kadar telekom şirketlerinden hizmet kalite seviyesine dayalı şartnameler ile ihalelendirme yöntemi ile tedarik ve işletme sağlanacaktır.
Milli Eğitim Bakanlığı kendisi de hizmet kalite seviyesini uygulama yazılımları ve tüm donanımları içerecek şekilde komuta kontrol merkezlerinin kurulumu sürecindedir. Öncelikle tüm elektronik cihazlar belli ömre sahiptir.

Kullanım ömrü 5 yıl
Teknolojik olarak elektronik kitapların çalışacağı tabletler için en fazla 5 yıllık süre öngörülmektedir. Ancak öğrencilerimiz 5. ve 9. sınıflardan itibaren tablet bilgisayarları alarak ilköğretimde ve ortaöğretimde 4 yıllık süre ile bu cihazları kullanmış olacaklardır. Böylece ortaöğretimi de bitiren bir öğrenci eğitim öğretim hayatı boyunca iki ayrı tablet bilgisayar kullanmış olacaktır.

Yedek tablet olacak
Basılı kitap örneğinde olduğu gibi, okullarda belirlenen miktarda elektronik kitapları ve temel uygulamaları içeren tablet bilgisayarlar yedek olarak bulundurulacaktır. Ayrıca tabletlerin çalınmasını engellemek ve çalınması durumunda da çalışmasını engellemek üzere donanımsal olarak çözümler üretilmiştir.

Çalan kullanamayacak
Örneğin bir cihaz korsanlıkla değiştirilemez şekilde sabit bir seri numarası ile kriptolu olarak öğrenci numarasına eşleştirilecek ve okulda kayıtlı olduğu sınıftaki akıllı tahtasından belirli bir süre içinde (örneğin 2 hafta) sinyal alamaz ise devre dışı kalacaktır. Böylelikle üçüncü kişiler kötü niyetle öğrencilerin ellerinden alabilecekleri ya da çalabilecekleri cihazların aslında o öğrenci tarafından kullanımı dışında ticari bir değeri olmadığını göreceklerdir.

Tabletler eğitime ne getirir, ne götürür? (4)

Tabletli FATİH projesi, mademki çok önemli bir proje, başarıya ulaşması için yediden yetmişe hepimizin bu konuda kafa yorması ve elini taşın altına koyması gerekiyor.
Çünkü bu projenin başarılı olması Türkiye’yi farklı bir boyuta götürür. Başarısızlığı ise morallerimizi daha da bozmanın ötesinde bir işe yaramaz.
Eleştirenlere karşı çıkmak yerine MEB’in yaptığı gibi onları bilgilendirmek en doğru yol olacaktır. Kafalarda kuşku olduğu sürece, ne FATİH projesini ne de başka bir reform hareketini başarıya ulaştırmamız mümkün değil. Geriye dönüp baktığımızda sadece eğitimde bunun onlarca örneğini görmek mümkün. Örneğin kredili not geçme sistemi, örneğin basamaklı kur sistemi, örneğin SBS, örneğin bilişim sınıfları…
Amaç bağcıyı dövmek değil, üzüm yemek olmalı. Ama bu konuda bağcıların da yani MEB, tablet üreticilerinin ve yazılımcıların da samimi olmaları gerekiyor. Olaya ticari değil de, çağdaş Türkiye’nin geleceği olarak bakarlarsa her şey çok farklı olur.

Önce öğretmenlere verilsin
Fatih Projesi ve tablet kullanımının belirlenen hedeflere ulaşabilmesi için pilot uygulamaya önce öğretmenlerden başlanmalıdır.
Öğrenciye dağıtılmadan en az bir ay önce onlara dağıtılıp, eğitim verilmeli ki, öğrenci kullanımla ilgili bir soru sorduğunda, öğretmen bocalamamalıdır. Yoksa bütün itibarı gider. Bu da onları ürkütür…
Bakan Dinçer, şipşakçı değil. Ama üzerinde zaman baskısı ve daha önce verilmiş sözler var. Umarız bu durum, ona yanlış yaptırmaz!..
Milli Eğitim Bakanlığı’nın tabletle ilgili bilgilendirmesine kaldığı yerden devam ediyoruz:

Tabletler sigorta ettirilecek
Diğer yandan garanti kapsamındaki servis ve bakım koşulları dışında oluşabilecek hasarlar ya da arızaların giderilmesi için kısmi kullanıcı katılımlı muafiyete dayalı sigorta modelleri üzerine çalışılmaktadır.

Sanal sınav olmayacak
Sınav anında tabletin bozulması veya sınav sırasında öğrencinin tabletinin olmaması hususu, tabletlerle sınav yapılacağı varsayılarak sorulmuştur.
Tablet bilgisayarlarla resmi geçerliği olan bir sınav yapılması düşünülmemektedir ancak öğrencinin eğitsel uygulamaları kullanım alışkanlığı ile ilgili gelişimini ölçen ve öğretmeni istatistiki bilgilendirmeye dayalı uygulamalar planlanmıştır.

Mazeret olmayacak
Basılı kitapların kullanımı devam edeceğinden elektronik ders araçlarının bozulması, kırılması veya çalınması durumunda öğrencinin ders çalışmasını engelleyecek bir durum yoktur.

Bilişim derslerine devam
Sistemin yaygınlık etkisi ve kullanım verimliliği açısından formatörler ve BÖTE (Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Öğretmenliği) mezunları önemli bir güçtür. Profesyonellerin yanı sıra uzaktan ve yerinde eğitimlerle bu personele sistemin işletimi ile ilgili özel görevler verilecek, daha önce içeriklerin yetersizliği nedeni ile seçmeli hale düşürülen bilişim uygulamalarına yönelik dersler, tekrar etkin katılım için zorunlu hale getirilebilecektir.

Tasarım ve yaratıcılık
Bunun için müfredat ve içerik üzerinde çalışmalar yapılmaktadır. Öğrenciler de bundan sonra sadece klavye kullanmak üzere sisteme katılmayacak; web sitesi tasarımı dahil olmak üzere yaratıcılıklarını bilgi teknolojilerini kullanma yetenekleri ile birleştiren yeni bir programa geçilecektir.

Hedef dünya çapında gençler
FATİH Projesi hedefleri katmanlar halinde bir yapıda açıklanabilir. En üst katmanda 10 yıl içinde dünya çapında rekabetçiliği kuvvetli, üretken bir nesil ile ülkemizin geleceğini nitelikli insan kaynağı ile güvence altına alma hedefi vardır. Bunun altında anlamaya, algı yönetimine, verimliliğe, etkin zaman kullanımına, doğru yetenek, bilgi ve beceri sınıflandırmaya dayalı dinamik bir müfredat yönetimi vardır.

Profesyonel başarı
Bu yapının taşıyıcısı iyi bir iletişim sistemidir. Buradaki iyinin tanımında yüksek hız, az arıza, süreklilik garantisi için tedbirler dahil olmak üzere profesyonelce tanımlanmış sistem başarım standartları vardır. Tablet bilgisayarlar tüm bu bileşenlerin uç noktasındadırlar.

Vizyon projesi
Sonuç olarak; FATİH Projesi bir vizyon projesidir. Uzaktan eğitim, doğu-batı arasında sınıf eşleştirme, öğretmen paylaşımı, sanal ders araçları ile imkânların coğrafyadan ve zamandan bağımsız hale getirilmesi, etkileşim düzeyinin teknolojik imkânlar ile dinlemekten ziyade kalıcı öğrenmeye yönelik kullanılması bu vizyonun başlangıcıdır.
Özetin özeti: Zoru başarmayı seven bir milletiz. Bakalım bu defa da başarabilecek miyiz?..

 

Milliyet – Yazı Dizisi